Parasal Sıkılaştırma Nedir? Neyi Amaçlar ve Nasıl Uygulanır?

0

Son bir kaç aydır parasal sıkılaştırma kelimesini sık duyar olduk. Aslında dünyada uzun süredir bu kelimeyi duymaktayız ancak ülkemizde yeni ekonomi yönetiminin başına Mehmet Şimşek’in geçişi ile duymaya başladık. Tabii bu kadar sık kullanılan bu ifadenin ne anlama geldiği merak ediliyor. Bu bölümde parasal sıkılaştırma politikası nedir, nasıl uygulanır? Parasal sıkılaşma kim tarafından uygulanır gibi soruların cevaplarını bulacaksınız.

Para Politikası ve Yatırımlar

Ekonomide doğru yatırım kararları alabilmek ve ülkenin geleceğine dair öngörülerde bulunmak, para politikalarını anlamakla başlar. Yatırımcılar için bu politikalar, faiz oranları ve kredi maliyetleri üzerinde doğrudan etki yapabilir. Bu nedenle, para politikalarını takip etmek, yatırım stratejilerini belirlerken önemlidir. Bu anlamda parasal sıkılaştırmanın piyasa yapıcılar tarafından uygulanan bir para politikası olduğunu söyleyebiliriz.

Merkez Bankalarının Para Politikaları

Para politikalarını uygulama yetkisi genellikle bir ülkenin Merkez Bankası’na aittir. Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altında tutmak ve ekonomik istikrarı sağlamak amacıyla faiz oranları gibi araçları kullanır. Türkiye’de, bu rolü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) üstlenir ve Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından belirlenen stratejilerle yürütülür.

Her ülkenin kendi merkez bankaları vardır. Bu bankaların aldığı kararlar ülke ekonomilerini etkiler. ABD’de de merkez bankası FED’in aldığı kararlar ise tüm dünya ekonomisi üzerinde etkili olabilmektedir.

Para Sıkılaştırma Politikası

Para sıkılaştırma politikası, genellikle yüksek enflasyon düzeyini düşürmek amacıyla uygulanan bir politika türüdür. TCMB tarafından kullanılan bu politika, tüketici taleplerini sınırlayarak tasarruf eğilimini artırmayı hedefler. Faiz oranlarının artırılması gibi önlemlerle piyasada dolaşan para miktarı azaltılır ve enflasyon kontrol altına alınmaya çalışılır.

Son 2 yıldır tüm dünyada artan enflasyon oranları sonrasında ABD Merkez Bankası FED başta olmak üzere bir çok merkez bankası parasal sıkılaştırma ile enflasyonu düşürmeye çalışmaktadır. ABD’de son 2 yıldır devam eden faiz artırım süreci ile enflasyon düşüş patikasına girmiş durumdadır. Türkiye ise bu konuda bir miktar geç kalmış görünüyor.

Enflasyon oranları ülkemizde maalesef rekor seviyelerde olmayı sürdürüyor. Seçim sonrası iş başına gelen Mehmet Şimşek ve ekibi ile beraber faiz artırım süreci başlatıldı. Bu süreçle beraber parasal sıkılaştırma politikası TCMB başkanı Hafize Gaye Erkan tarafından uygulanmaya başladı. Önümüzdeki aylarda atılan sıkılaştırma adımlarının enflasyon üzerinde olumlu etkileri olması bekleniyor. Ancak yüksek ücret artışları gibi etkenler enflasyonun aşağı gelişini zorlandırabilir.

Para Sıkılaştırma Politikasının Hedefleri

  1. Enflasyon Kontrolü: Yüksek enflasyonu düşürmek ve merkez bankalarının asli görevi olan fiyat istikrarını sağlamak.
  2. Döviz Kuru İstikrarı: Yerel para biriminin değerini koruyarak döviz kurlarını istikrarlı tutmak. Özellikle dış ticaret açığı veren ülkelerde döviz kurlarının yükselişi parasal sıkılaşma sürecini olumsuz etkileyecektir.
  3. Ekonomik Aktivitelerin Dengelemesi: Aşırı dalgalanmaları önleyerek ekonomik aktivitelerin sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesini sağlamak.

Para Sıkılaştırma Politikasının Araçları

Merkez Bankalarının elinde piyasaya müdahalede bulunmak için politika araçları vardır. Enfasyonu düşürmek içi uygulanan para politikası olan parasal sıkılaştırma için de TCMB’nin ve diğer ülke merkez bankalarının elinde farklı araçlar bulunur. Bunların en çok bilineni ve en etkili olanı faiz artırımları olmakla birlikte farklı araçlarla da piyasalarda sıkılaşma çabası desteklenebilir. Tüm bu araçlara gelin birlikte göz atalım..

Faiz Artırmak

Kısa vadeli faiz oranlarının artırılmasıyla borçlanma maliyeti yükseltilir. Bu sayede şirketlerin ve şahısların borç para ile alışveriş yapmaları zorlaşır. İç talepte yavaşlama sağlanır ve bu uygulama enflasyon oranlarının aşağı gelmesine destek olur.

Zorunlu Karşılık Oranlarının Artırılması

Bankalara asgari rezerv miktarını artırma şartı koyarak likiditeyi azaltmak. Bankaların kolay kredi dağıtmasının önüne geçilmiş olur. Piyasada likidite azaldıkça harcamalar da azalacak ve dolayısı ile enflasyon oranlarında da düşüşe katkısı olacaktır. Ülkemizde de bankalara zaman zaman bu tarz uygulamalar getirilmektedir. Öyle ki zorunlu karşılık oranları artırıldı veya düşürüldü gibi haber başlıklarını finans piyasasını takip edenler mutlaka görmüşlerdir.

Açık Piyasa İşlemleri

Hazine bonosu, tahvil ve hisse senedi alım-satımıyla para arzını kontrol etmek. Merkez bankaları piyasada aktif işlem alarak para arzını bu şekilde kontrol edebilir. Bu sayede likiditenin kısılmasına destek olabilir. Bu durumda dolaylı olarak enflasyonun düşürülmesi amacına hizmet etmektedir.

Döviz Piyasasına Müdahale

Yerel para biriminin değerini artırmak için döviz piyasasında müdahale. Bu yöntem ile döviz kuru aşağı çekilmek veya yükselişi önlenmek istemektedir. Çünkü dövizin yükselmesi enflasyon hedeflerinin tutturulması önünde bir engel olmaktadır. Bu yöntem önceki yıllarda ülkemizde sıklıkla kullanılmaktaydı. Aslında şu an dahi arka kapıdan döviz satışı olduğunu iddia eden analistler var. Ancak TCMB verileri son bir kaç ayda merkez bankasının döviz rezervinin yükseldiğine işaret etmektedir.

Kredi Musluklarının Kısılması

Merkez Bankası kredi musluklarını kısarak da parasal sıkılaşma politikasını destekleyebilir. Bu sayede piyasada likiditeyi azaltacak ve iç talebi düşürecektir. Aslında günümüzde bunun etkilerini de görmekteyiz. Şu an ev almak veya araba almak isteyenlerin krediye ulaşımı oldukça zor. Yüksek meblağlı krediler alamamakla birlikte, bulunan küçük meblağlı kredilerin de faiz oranları çok yüksek. Bu nedenle hem araç piyasası hem de gayrimenkul piyasasında sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Ancak bu durumun enflasyona olumlu anlamda katkısı olduğunu söylemek mümkün.

Kredi musluklarının kısılması finansal aktivite üzerinde olumsuz durumlara da neden olabilir. Şirketlerin krediye ulaşamaması nedeniyle işten çıkarmalar, iflaslar yaşanabilir. Bu nedenle merkez bankaları bu alanda adımlarını dikkatli atmalıdır. Ülkemizde TCMB bu nedenle amaca yönelik kredileri aktif tutmaktadır. Yani ihracatçıların ve katma değer üretimi yapan şirketlerin krediye ulaşmasını sağlamak için çaba sarfetmektedir.

Para Sıkılaştırma Politikasının Etkileri

  1. Kredi Maliyetleri: Faiz oranlarının artması, kredi maliyetlerini yükseltir ve tüketici harcamalarını azaltabilir. Bu şekilde iç talep baskılanmış olacaktır.
  2. Finansal Risk Azaltma: Kredi kısıtlamaları ve finansal düzenlemelerle finansal riskleri azaltma.
  3. Döviz Kuru İstikrarı: Döviz kurlarını istikrarlı tutarak ithalatın maliyetini kontrol altında tutma.

Hisse Senedi Fiyatları Üzerindeki Etkiler

Teorik çalışmalar, para politikalarının hisse senedi fiyatları üzerinde kısa vadeli negatif etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Faiz oranlarındaki değişiklikler, şirket kârlılığı ve yatırım kararlarını etkileyebilir. Ancak, hisse senedi fiyatları üzerindeki etki birçok faktöre bağlıdır ve net bir ilişki tespit etmek zordur.

Daha anlaşılır bir dille anlatacak olur isek, parasal sıkılaşmanın en önemli sonuçlarından bir tanesi faizlerin yükselmesidir. Faizler de hisse senedi piyasalarına alternatif bir yatırım aracı olarak görüldüğünden hisse fiyatlarının olumsuz etkilenmesi beklenir. Ancak burada direkt faizler yükselirse borsa düşer tezi yanlış bir tez olacaktır. Çünkü bu duruma etki eden bir çok faktör vardır.

Özellikle ülkemizde bunun analizini yapmak bir hayli zor ve karmaşık bir konudur. Çünkü ülkemizdeki politika faizi ile mevduat faizi arasında ciddi bir fark vardır. Yine enflasyonun altında kalan bir mevduat faizi olduğu için de faiz artsa bile yatırımcıları cezbetmemektedir. Bu nedenle de yatırımcılar daha çok hisse senedi piyasalarını tercih etmektedir.

Sonuç olarak, parasal sıkılaştırma politikası, ekonomik istikrarı sağlamak ve enflasyonu kontrol altına almak için kullanılan önemli bir araçtır. Faiz oranları, rezerv zorunluluğu gibi politika araçlarıyla uygulanan bu politika, ekonomik oyuncuların finansal stratejilerini etkiler. Ancak, her politika gibi, para sıkılaştırma politikası da dikkatli bir şekilde uygulanmalı ve ekonomik büyümeyi etkileme riski göz önünde bulundurulmalıdır.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.